Facebook ve sazan balıkları

ABD’de yapılan kapsamlı bir güncel araştırmaya katılan her beş Facebook kullanıcısından biri sosyal ağı geçen yıla göre daha az kullandığını ifade etmiş. Ayrıca araştırma bulgularına göre kullanıcıların Facebook’ta geçirdiği zaman da azalış trendine girmiş. Gerçekten de, resmi rakamlara baktığımızda, tarihte ilk defa ABD ve Kanada’da 2017’nin son çeyreğinde 1 milyon kullanıcının sosyal ağı terk ettiğine şahitlik ediyoruz.

Sosyal ağı terk eden kesime baktığımızda ise özellikle gençlerin çoğunlukta olduğu anlaşılıyor. Bir başka araştırma şirketi tarafından yapılan güncel bir araştırmada, özellikle ergen olarak tabir edilen yaş grubundaki kullanıcıların artık ağa daha az ilgi gösterdiği görülüyor. Ayrıca, araştırma sonuçlarına göre ABD’de yaşlı Facebook kullanıcı sayısında artış yaşamaya devam ederken, 2 milyonun üzerinde genç kullanıcının da sosyal ağı terk edeceği tahmin ediliyor. Kullanıcıların Facebook’a olan ilgisindeki azalmayı etkileyen çok sayıda etken bulunsa da bunların arasında veri güvenliği konusundaki endişeler ve tamamen reklam odaklı bir paylaşım ağına dönmesi gibi etkenler ön plana çıkıyor.

Geçtiğimiz ay, Facebook CEO’su Mark Zuckerberg şirket yatırımcını bilgilendirdiği bir toplantıda 2017 yılında kullanıcıların sosyal ağda günlük 50 milyon saat daha az zaman geçirdiğini ifade etmişti. Bu yüzden de kullanıcıları tekrar ağa bağlamak için haber kaynağında daha az sponsorlu video ve haber yayınlayıp, çok daha fazla arkadaş ve aile içeriği sunacaklarını sözlerine eklemişti. Takip eden günlerde reklam verenlerin güvenilirliğine yönelik önlemler arttırılırken, daha fazla yerel haber paylaşımı, Bitcoin gibi kripto paralara yönelik yanıltıcı yatırım reklamlarını engelleme ve daha az viral video paylaşımı gibi önlemlerle mevcut kullanıcıları elinde tutmaya yönelik girişimlerde bulunduğunu görüyoruz.

Facebook yöneticileri her ne kadar kullanıcı odaklı günlere dönmek için çabalıyor görünse de yukarıda da değindiğim gibi kullanıcılar arasında kişisel verilerinin güvenliği konusunda ciddi endişeler mevcut. Bu konuda Facebook’un kişisel verilerin korunmasına yönelik kanuna aykırı davrandığını iddia ederek 2015’te şirkete dava açan Alman tüketici derneği federasyonu önceki günlerde Berlin bölgesel mahkemesinde ciddi bir zafer kazandı. Federasyon yetkilileri, Facebook tarafından özellikle mobil uygulamalarda kullanıcılar kişisel ayarlara girip gerekli değişiklikleri manuel olarak yapmadığı sürece mevcut ayarların kişisel verileri 3. Parti reklam verenlerle paylaşılması yönünde tanımlandığını ve bu bilginin kullanıcılarla kasıtlı olarak paylaşılmadığını iddia ediyorlardı.

Sosyal ağ tarafından sadece bu bilgilerin değil, tarayıcı geçmişinde yer alan aktivitelerin de depolandığı iddia edilirken, Facebook yetkilileri ise kullanıcılardan toplanan bilgilerin tamamen kendilerini bilgilendirerek onların izni ile alındığını ifade ediyor. Tüm kullanım şartlarının basit bir dille kullanıcılarla paylaşıldığını ifade eden yetkililer, kullanıcılar tarafından her türlü ayarın rahatlıkla değiştirilebileceğini iddia etseler de gerçekte kullanıcıların bu ayarları çok fazla incelemediklerini de biliyorlar! Bu yüzden de, geçtiğimiz günlerde Facebook tarafından kişisel verilerin illegal olarak toplandığına karar veren Alman mahkemesi ayrıca sosyal ağ kullanım anlaşmasındaki sekiz maddenin de Alman yasalararına aykırı olduğuna kanaat getirmiş.

Kullanıcıların sosyal ağların müşterileri değil, reklam verenlere (yani gerçek müşterilere) sunulan ürünler (veriler) olduğunu senelerdir bu köşede ifade etmeye çalışıyorum. Diğer bir ifade ile, kullanıcılar sosyal ağlar açısından bir amaç değil para kazanmak için ihtiyaç duyulan birer araçtır. Teşbihte hata olmaz derler, kullanıcılar ile sosyal ağlar arasındaki ilişkiyi bir sazan balığı çiftliği örneği üzerinden açıklamak istiyorum. Balık çiftliklerinde binlerce sazan her gün işletme sahibi tarafından beslenirken, çiftlik sahibinin amacı sazanları bir akvaryum balığı gibi zevk için yetiştirmek değil, onları satarak para kazanmaktır. Doğal hayatta yiyeceğinin derdine düşen diğer balıkların aksine çabasız bir şekilde karnını doyuran sazanlar ne kadar iyi beslenirse o kadar da iyi para edecektir. Bu yüzden de, çiftlik sahibi sazanlar yetişkin hale gelip para edecekleri gün gelene kadar onları beslemek zorundadır. Sosyal ağ kullanıcıları ile sazan balıkları arasındaki fark ise, sazanlar sadece bir kez para ederken, kullanıcılar ücret ödemeden sosyal ağları kullanmaya devam ettikleri sürece para kazandırmaya da devam edeceklerdir!

Sazan örneğini vermişken, güncel bir gelişmeden bahsetmemek olmaz! Geçtiğimiz günlerde Facebook’un kullanıcılarını belirli parametrelere göre sosyal sınıflara ayırmak üzere geliştirdiği bir algoritma için patent başvurusunda bulunduğu duyuruldu. Detaylardan anlaşıldığına göre, Facebook yapay zekâ ile kullanıcılarını alt, orta ve üst gelir düzeyi gibi demografik gruplarda toplayacak. Örneğin, kullanıcının Facebook’a giriş yaptığı aygıt sayısı, konumu, eğitim düzeyi ve seyahat sıklığı gibi faktörlere bakılarak onun gelir düzeyini belirlenecek.

Facebook’un bu patent başvurusunu görünce aklıma ister istemez balık çiftliklerinde de çok sayıda havuzun bulunduğu geldi. Her bir havuzda farklı boyutlardaki balıklar bir arada bulunmasının sebebi onları büyüklüğüne göre fiyatlandırmak olduğuna göre sizce Facebook kullanıcıları neden gelir düzeylerine göre sınıflandırmak istiyor olabilir?

Gelecek yazımızda Facebook konusuna kaldığımız yerden devam edeceğiz…

Prof. Dr. Mustafa Zihni TUNCA