Çakmakçılar Yokuşu

Kapalıçarşı’nın hemen yanında Mahmutpaşa’dan Beyazıt Meydanına çıkan dik bir yokuş vardır. Bu yokuşun adı Çakmakçılar Yokuşu’dur. Eskiden İstanbul’un kalbi Kapalıçarşı  ve çevresinde atarmış. İstanbul ve çevre illerdeki insanlar buralara gelip sürekli alışveriş yaptıkları için günün her saati hınca hınç dolu olurmuş. Osmanlının çeşitli yerlerinden başkente gelen ticari gemiler Karaköy veya Eminönü limanına demirler ve ürünler İstanbul’un içlerine doğru yola çıkarmış.

O yıllarda Kapalıçarşı ve çevresi oradaki zanaatkarların yaptıkları işlerle anılırmış. Fesçiler Sokağı, Halıcılar Kapısı, Çakmakçılar Yokuşu… İşte Çakmakçılar Yokuşu da o yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’na tüfenk çakmaklarını üreten dükkanların çokluğundan sokağın adını almaktadır.

Eminönü’ne gelen mallar hamallar yardımı ile o dik yokuş aşılarak Beyazıt Meydanı yanına taşınır, oradan da arabalara yüklenerek İstanbul’un içlerine dağıtılırmış.

Osmanlının çeşitli yerlerinden gelen meslek sahibi olmanyan erkekler Eminönü meydanında  bekler, herhangi bir hamaliye işi geldiğinde o işi yerine getirerek günlük rızklarını kazanırlarmış. Ne yiğitler burada hamaliyelik yapmıştır. Arap Musa, Zaro Ağa…

Zaro Ağa dünyanın en uzun yaşayan insanı idi… 1774 yılında Bitlis’in Merment köyünde doğan Zaro Ağa; Dolmabahçe Sarayı , Selimiye Kışlası ve Ortaköy Camii inşaatında çalışmış, ömrü boyunca 10 sultan görmüş,  6 savaşa katılmış, 20 evlilik yapmıştır.

İstanbul’un çeşitli yerlerinde hamallık yapan Zaro Ağa ülkemizdeki ilk hamallar teşkilatını kurmuştur.  Sadece yoğurt ve bulgur yiyerek beslenen Zaro Ağa gitgide ülkede ünlü olmaya başlamış ve Avrupa’nın da ilgisini çekmeye başlamıştır.

Ve tabii ki  “İNSANLARA YARDIM ETMEYİ ÇOK SEVEN” bir Amerikalı  gelir bir gün.

Ona der ki:

“Sen dünyanın en uzun yaşayan insanısın. Seni, ülkem olan ABD’ye götüreyim. Orası fırsatlar ülkesi. Çok zengin olmaman içten bile değil. Bak bütün Avrupa ve Ortadoğu Amerika’ya akın ediyor, senin ülkendeki gayrimüslim herkes Amerika’ya göç etti. Ve orada zengin oldular.  ŞİMDİ ZENGİN OLMA SIRASI SENDE…”

Deyip ikna etmiş Zaro Ağa’yı…

    Daha sonra Amerika’ya gitmişler beraber. Orada sirklerde çalıştırmışlar Zaro Ağa’yı. Fotoğraf çektirmek 10 Dolar, onu öpmek 15 Dolar’mış… Her gittiği yerde şatafatlı gösretilerle karşılanıyormuş Zaro Ağa.

 Gezmişler kazanmışlar, kazanmışlar, daha çok kazanmışlar…

Sonunda onun üzerinde çok çok para kazanan adamlar Zaro Ağa’yı İstanbul’a beş parasız geri bırakmışlar. 159 yıldır yemediği kazığı ömrünün son günlerinde ona “GELECEKTE RAHAT BİR YAŞAM VAAD EDEN”  Amerikan emperyalizminden yiyen Zaro Ağa bu kahıra dayanamayarak 160 yaşında Şişli Etfal Hastanesinde vefat etti…

Yasin ERDOĞAN