Dijital çağda gazetecilik

26 Şubat 2017 Pazar 16:05

Dijital çağda gazetecilik

Akdeniz Manşet Gazetesi köşe yazarlarından Süleyman Demirel Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Zihni Tunca, gazetecilik sektörünün karşı karşıya kaldığı dijitalleşme sürecine değindi, yerel medyanın önemine vurgu yaptı. Tunca, “Yerel medya desteklenmeli. Sadece bölgenin sesi olmakla kalmayıp memleketini gurbetten takip etmek isteyen hemşehrilerine hizmet sunan yerel gazeteler bu anlamda da önemli bir misyonu yerine getiriyor. Alanında eğitim almış gençlerin istihdamı açısından da yerel basının ayakta kalabilmesi önem arz ediyor. Bu bağlamda sosyal medyayı ve İnternet gazeteciliğini yerel basın açısından bir avantaj olarak görüyorum” dedi.

* İnternet kullanıcılarının sosyal medya kullanım alışkanlıkları sizce gazetecilik sektörüne yönelik ne gibi etkilere sahip?

Gazetecilik sektörü son 20 yılda karşı karşıya kaldığımız dijitalleşme sürecinden en çok etkilenen sektörlerden bir tanesi. Hızlı bir şekilde dijitalleşen bir topluma uyum sağlamaya çalışan bu sektörde sürdürebilirliğin tek anahtarı değişimi gelişime çevirebilmekten geçiyor.

* En çok etkilenen sektör ifadesi oldukça iddialı. Nedenini öğrenebilir miyiz?

En çok etkilenen sektörlerden birisi diyorum, çünkü İnternet kullanımındaki artışa bağlı olarak gazete satışlarında meydana gelen ciddi azalış malumunuz. Gazetelerin ikinci önemli gelir kaynağı olan reklam gelirleri de bu azalmaya bağlı olarak tüm dünyada azalma eğilimi gösterdi. Hatta ilginç bir detayı burada ifade etmekte fayda var. Google’ın kazancı 2012 itibariyle ABD’deki tüm gazete ve dergilerin toplam reklam gelirlerinin üzerinde. Bu yüzden de gazeteler gerek rekabet baskısı gerekse online reklam pastasından paylarına düşeni alabilmek için İnternet gazeteciliğine yönelmek zorunda kaldı. Ancak online mecrada yayın yapmak için de bazı ek maliyetlere katlanmak gerektiği için bazı yeni maliyet kalemleriyle de tanışmış oldular.

* Dijitalleşen toplumdan bahsettiniz. Bu kavramı biraz açabilir misiniz? Dijitalleşme nedir?

Dijitalleşmeyi özellikle son 20 yılda başta İnternet olmak üzere bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişim sürecinin bir kazanımı olarak hayatı kolaylaştıran elektronik sistemlerin yaygınlaşması ve bu sistemlerin toplumun değişik kesimleri tarafından benimsenmesi sonucu yaşam dinamiklerimizi radikal olarak etkileyen teknolojik dönüşüm süreci olarak adlandırabiliriz. Seksenli yıllarda otomasyon olarak adlandırılan bu süreçte önceleri sadece bazı işlemler bilgisayarlarda gerçekleştirilirken günümüzde nerdeyse her türlü işlem tüm dünyayı çepeçevre saran ağlar üzerinde gerçekleşiyor. Bu süreci tüketiciler açısından iki dönem olarak düşünmek mümkün. İlk dönem sadece bilginin İnternet üzerinden sağlanması yeterli idi. İkinci dönemden itibaren ise iletişim de dijitalleşerek yeni bir çağın kapıları açılmış oldu. Önceleri masaüstü bilgisayarlarda eposta, haber okuma ve online sohbet gibi temel hizmetlerden yararlanan bireyler son 15 yıl içinde mobil İnternet kullanımının rahatlığı ile tanıştılar. Önce laptop, ardından tablet bilgisayarlar son olarak da akıllı telefonlarla İnternet kullanımı öylesine yaygınlaştı ki Google bile artık arama sonuçlarını mobil cihazlara uygun optimize etmeye başladı. Akıllı saat gibi destekleyici ürünlerin yanı sıra ev ve ofis sistemlerinin de akıllanmasıyla tüketici beklentileri önemli değişimler göstermeye başladı.

* Peki bu süreçte tüketici beklentilerinde ne gibi değişiklikler meydana geldi? Biraz açabilir misiniz?

Az önce de söylediğim gibi, eskiden İnternet siteleri tıpkı yazılı ve görsel basın gibi sadece tek yönlü bilgilendirme sağlıyordu. Daha açık bir ifadeyle, nasıl gazeteyi elimize aldığımızda sadece bize sunulan haberleri okuyabiliyorsak, geçtiğimiz yıllarda İnternet’te sadece bize sunulan bilgilere ulaşabiliyorduk. Özellikle Web 2.0 olarak da adlandırılan sosyal medyanın hayatımıza girmesi ve sonrasında akıllı telefonların yaygınlaşması sayesinde İnternet’te çift yönlü etkileşim devri başladı. Artık bize hangi içeriğin ne zaman ve ne şekilde sunulacağını kendimiz belirleyebiliyoruz. İnteraktif bir etkileşim söz konusu ve sosyal ağların da yaygınlaşmasıyla bize sunulanlarla yetinmeyip farklı kanallardan farklı bilgilere ulaşabilmemiz mümkün. Artık tüketici güncel haber almak için gazetenin çıkmasını ya da televizyonda haber saatinin başlamasını beklemek zorunda değil. Seçim sonuçlarını ya da üniversite sınav sonuçlarını öğrenmek için gazetelerin meyhane baskısını beklemek gerekmiyor. Tatil yapmak ya da en iyi seyahat avantajlarını takip edebilmek çok kolay. Cep telefonunu nerede en ucuza bulabileceğini karşılaştırarak sunan siteler sayesinde tek tek mağazaları gezmeye gerek kalmıyor. Bir ürün hakkında ne gibi şikayetler olduğunu İnternet’ten kolaylıkla öğrenip kendi deneyimlerimizi diğerleri ile paylaşabiliyoruz. Tüm bu kolaylıklar daha dinamik bir tüketiciler olarak beklentilerimizin de yükselmesine sebep oluyor.

* Sektöre dönersek, dijitalleşme süreci okuyucu tercihlerinde ne gibi değişimlere yol açtı?

Az önce ifade ettiğim gibi İnternet haberciliğini çabuk benimseyen okuyucular artık habere daha hızlı ulaşmak istiyor. Ayrıca, istisnaları bir kenara bırakırsak, okuyucuların genel olarak beklentisi haberlerin kısa ve öz olması yönünde. Bununla birlikte eksik ve yanıltıcı bilgiler sunan haberler okuyucuları tatmin etmediği için farklı alternatiflere yönelmelerine sebep olabiliyor ki bu kaynakların başında Twitter ve Facebook gibi sosyal ağlar geliyor. Özellikle gazetecilik mesleğini yapan ya da diğer popüler isimlerin anlık paylaşımları oldukça rağbet görüyor. O yüzden de dijitalleşme sürecinin sosyal gazetecilik kavramını ön plana çıkarttığını söyleyebiliriz. Okuyucu ile etkileşimi sağlamak için sosyal medyanın tüm imkanlarından yararlanan, okurlarına en hızlı şekilde en güncel ve doğru haberleri sunan basın kuruluşlarının diğerlerine göre daha avantajlı olduğunu söyleyebiliriz.

* Online gazeteciliğin beraberinde getirdiği sıkıntılara da değinmek ister misiniz?

Genel olarak baktığımızda sıkıntıların önemli bir kısmının arz ve talep ilişkisinden kaynaklanan sorunlar olduğunu görüyoruz. İnternet’in ilk çıktığı günden beri eposta ve sosyal ağları herhangi bir ücret ödemeden kullanan insanlar halen İnternet’te sunulan diğer hizmetlerin de ücretsiz olması gerektiğine inanıyorlar. Bu algı sonucu ortaya çıkan beklentiler ve bazı istisnalar dışında sektörün bu beklentileri karşılama çabaları beraberinde ciddi bir sorunu da ortaya çıkardı. Ticaretin kuralları bellidir, pazara sunulan hiçbir ürün ve hizmete ücretini ödemeden sahip olamazsınız. Oysa İnternet gazeteciliği var olmadan önce gazete okumak için en az bir gazete satın alan pek çok kişi şu anda gazete satın almayı bırakmış durumda. Diğer sektörlerde faaliyet gösteren hiçbir işletme ürün ve hizmetlerini İnternet üzerinde ücretsiz olarak tüketicinin hizmetine sunmazken basına böyle bir misyon yüklenmesi gerçekten düşündürücü. Örneğin, hiçbir yayınevinin son çıkan kitaplarını yasal yollardan ücretini ödemeden İnternet’ten indirebilmeniz mümkün değil. Ancak, sizden en önemli gelir unsurlarınızdan birisini ücretsiz sunmanız bekleniyor! Bir yandan gazete satışlarınız azalırken diğer yandan ücretsiz bir hizmet sunmak için online gazetecilik maliyetlerine katlanmanız gerekiyor. Bu durumda maliyetlerinizi çıkarabilmek için yeni gelir kalemleri yaratmanız gerekiyor. İşte bu noktada sıkıntılar daha da belirgin hale geliyor. Çünkü, online gazeteler açısından en önemli gelir kaynağı okuyucuların pek hoşlanmadığı reklamlar. Gazetenizin İnternet versiyonunda ne kadar çok reklam alırsanız o kadar çok para kazanırsınız. Okuyucular her ne kadar ücretsiz bir hizmet için bu duruma katlanmak zorunda olduğunu bilse de haberleri okurken daha az reklamla muhatap olmak istiyor. Özellikle belirli bir süreliğine ekranı kaplayan ya da bir anda yeni pencereler halinde açılan reklamların sayısı arttıkça okuyucuların rahatsızlığı da artıyor. Bir süre sonra da alternatif haber kaynaklarına yönelmeler başlıyorlar. Sıkıntılar bununla da bitmiyor. Ulusal basının önde gelen gazeteleri de dahil olmak üzere pek çok online gazetede okuyucunun site içinde daha fazla sayfaya tıklaması için abartılı manşetlerle sunulan aslında hiçbir haber değeri olmayan içerikler de okuyucuların içerik kalitesine olan güvenini sarsıyor.

* Bu noktada İnternet gazeteciliğinin yasal boyutu hakkındaki görüşlerinizi de alabilir miyiz?

Kayıt dışı ekonomiye sebep olan korsan haber siteleri bu sektör açısından dikkatle takip edilmesi gereken sorunlar arasında yer alıyor. Bu noktada korsan haber siteleri ile yasal yoldan İnternet’te faaliyet gösteren online gazetelerin karıştırılmaması gerekiyor. Bir işletme – ister gazete olsun isterse manav- bir ülkede ticarette bulunarak gelir elde ediyorsa, içinde bulunduğu sektöre yönelik yasalara uymak, vergisini ödemek ve ticaretin gerektirdiği diğer tüm sorumlulukları yerine getirmekle mükelleftir. Rakipleri tüm yasal yükümlülükleri yerine getirirken yurtdışı sunucular üzerinden faaliyet gösteren korsan haber sitelerinin denetimsiz kalması sadece rakiplerine zarar vermekle kalmayıp okuyucuların dezenformasyon ile aldatılmasına bile sebep olabilecektir. Benzer durumun ABD’nin son başkanlık seçimlerinde yaşanması sebebiyle seçim sonuçlarının olumsuz etkilendiği konusunda ciddi eleştiriler var. Tanınmış medya kuruluşlarının isimlerine benzer adlarla açılan bu haber sitelerinin sosyal ağlar üzerinden seçmenleri etkileyecek sahte haberlerle algı operasyonu gerçekleştirerek hem haksız reklam geliri elde ettikleri, hem de seçmenin nabzını etkileyebilmiş olabilecekleri düşünülüyor. O yüzden de Google ve Facebook son üç aydır bu tarz kimliği meçhul online haber sitelerini arama sonuçlarından ve veri tabanlarından çıkarıyor.

* Peki, yerel basın açısından baktığımızda durum nedir?

Yerel basının her zaman desteklenmesi gereken bölgesel dinamiklerden birisi olduğunu biliyoruz. Bölgesel sorunların duyurulması açısından taşıdığı misyonun yanı sıra alanında eğitim almış gençlerin istihdamı açısından da yerel basının ayakta kalabilmesi önem arz ediyor. Bu bağlamda sosyal medyayı ve İnternet gazeteciliğini yerel basın açısından bir avantaj olarak görüyorum. Sadece bölgenin sesi olmakla kalmayıp memleketini gurbetten takip etmek isteyen hemşehrilerine hizmet sunan yerel gazeteler bu anlamda da önemli bir misyonu yerine getiriyor. Yerel basının en önemli gelir kaynağının reklam gelirleri olduğu düşünüldüğünde doğru planlama yapılması durumunda İnternet gazeteciliğinden önemli gelirler elde edebilecek potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin, son nüfus sayımına baktığımızda Antalya nüfusunun 2 milyon 330 bin kişiye ulaştığını görüyoruz. Normal şartlar altında bölge halkının tümüne hiçbir yerel gazetenin ulaşabilmesi mümkün değil. Ancak en güncel verilere baktığımızda Antalya’da yaşayan yaklaşık 1 milyon 800 bin kişinin sosyal ağları düzenli kullandığını görüyoruz. Online reklamların etkili bir şekilde yönetilmesi durumunda online popülasyonun hedef kitle haline getirilmesi mümkün. Böylelikle yerel işletmeler ve yerele ulaşmak isteyenler yerel gazeteler üzerinden pazarlama ve tanıtım faaliyetlerini rahatlıkla gerçekleştirebilecektir.

* Son olarak, sürekli değişim gösteren dijital bir dünyada tüketicilerin beklentilerinin sürekli değişmesi ve buna bağlı olarak yeni trendler oluşması sonucunda sosyal medyanın da bir gün popülaritesini yitirme ihtimali yok mu?

Dijitalleşmenin toplumlara en önemli etkilerinden birisi de özellikle yeni neslin bu sürece entegrasyonunun başarıyla tamamlanmış olmasıdır. Bu yüzden de özellikle 2000’li yıllarda doğan kuşakları İnternet’ten koparabilmenin neredeyse imkânsız olduğunu söyleyebiliriz. Trendler gelip geçebilir, sosyal ağların yapısında değişimler yaşanabilir, daha farklı, daha hızlı, daha esnek İnternet altyapıları ve cihazlar geliştirilebilir ancak tüm bu değişikliklerin sadece insan hayatını daha da kolaylaştıracak yönde olacağını tahmin etmek güç değil. Bu bağlamda online gazeteciliğin bir trend olmanın ötesinde endüstri standardı haline geleceği ve basılı medyanın yaklaşık 40 yıl ömrünün kaldığı yaygın olarak düşünülüyor. Bunun başlıca sebebi ise günümüzde gazete ve kitabı basılı olarak okumaktan vazgeçmeyecek olan 40 yaş ve üstü bireylerin o tarihte ortalama yaşam süresini dolduracak olmaları!

Röportaj: Hasret ÇELİK